Pamukkale, güneybatı Türkiye'deki Denizli ilinde doğal bir mevkidir. Kent kaplıcaları ve akan sulardan kalan karbonat mineralleri teraslarını, travertenleri kapsamaktadır. Türkiye'nin Ege bölgesinde, ılıman bir iklimi olan Menderes Nehri vadisinde bulunur.
Eski Hierapolis kenti, toplam 2700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre yüksekliğindeki beyaz "kalenin" üzerine inşa edilmişti. Pamukkale, Denizli'nin 20 km uzaktaki merkezindeki vadinin karşı tarafındaki tepelerden görülebilir. 5-10 km yakınında Laodikya antik kenti bulunur. 5 km ilerisinde ise uluslararası bir termal merkez olan Karahayıt köyü vardır. Pamukkale UNESCO tarafından belirlenen Dünya Miras Listesi`nde yer almaktadır.
Turizm başlıca endüstridir. İnsanlar binlerce yıldır havuzlarında yıkanmıştır. Daha 20. yüzyılın ortalarında, Heropolis kalıntıları üzerine, önemli hasara neden olan oteller yapıldı. Vadiden terasların üstüne bir yaklaşım yolu yapıldı, ve motosikletlerin yamaçlara çıkmalarına ve inmelerine izin verildi. Bölgenin bir dünya miras mevkisi olduğu bildirildiğinde, oteller yıkıldı, yol kaldırıldı ve yapay havuzlar ile yeri değiştirildi. Suyun içinde ayakkabı giymek katmanları korumak için yasaklandı.
Yaklaşık 1 km. uzunluğundaki kentin geniş ana caddesi, kenti bir ucundan diğer ucuna ikiye böler. İki tarafında sütunlu galeriler ve önemli kamu yapıları vardır. Her iki ucunda birer anıtsal kapı bulunmaktadır. Bu kapılar ve caddenin büyük bölümü Roma Dönemi'nde inşa edildiğinden, Bizans surunun dışında kalmaktadır.
Güneyinde MS.5. yüzyıla tarihlenen ''Güney Bizans Kapısı'' vardır. Kuzeyde, iyi korunmuş, üç gözlü ve iki yanında yuvarlak kuleleri olan kapıda, İmparator Domitian'a ithaf edilmiş Latince yazılmış bir yazıt vardır. Bu yazıttan dolayı buna Domitian Kapısı veya Roma Kapısı denir. Bu kapıdan güneye inen yolun surla kesiştiği yerde, MS. 5. yüzyılda tarihlenen "Kuzey Bizans Kapısı" bulunmaktadır
Karahayıt kırmızı su
Akköy İlçesi, Karahayıt Kasabası içindedir. Pamukkalenin yaklaşık 5 km. kuzeyindedir. Kırmızısu travertenleri 60 derece sıcaklıkta çıkan termalsu çevresinde oluşmuştur. Termal suyun içindeki maden oksitleri nedeniyle kırmızı, yeşil ve beyaz renkli traverten tabakaları oluşturmaktadır. Yakın zamana kadar daha çok iç turizme hizmet veren Karahayıt kaplıcaları artan konaklama tesisleri ile önem kazanmış ve Pamukkale'den sonra turizmdeki yerini almıştır. Karahayıt kırmızısu travertenleri yaklaşık 500 m² lik bir alandadır. Doğal güzelliği bakımından ilin görülmeye değer önemli turizm beldelerinden birisidir
Apollonia Antik Kenti ve Medet Höyüğü, Denizli İli, Tavas İlçesi'nin 7 km batısında düz bir ova üzerinde kurulan Medet Köyü yerleşim alanı içinde yer almaktadır. Tavas Ovası'nın en verimli arazileri üzerinde kurulan Apollonia; batıda Tabai Yolu ile Karia Bölgesi'ne, güneyde Sebastopolis Yolu ile Likya Bölgesi'ne, doğuda Tavas Yolu ile Frigya Bölgesi'ne ulaşımı bulunan antik kentlerden birisidir. Apollonia Antik Kenti'nin kuruluşu hakkında kesin belgeler bulunmamakla birlikte, höyük buluntuları incelendiği zaman, ilk yerleşimin Tunç Çağları'na kadar uzandığı ve kesintisiz olarak devam ettiği görülmektedir.
Kent Apollonia adını Hellenistik Dönem'de aldığı, en görkemli dönemini Roma Çağı'nda yaşadığı anlaşılmaktadır. Köy camisinin bulunduğu avlu içinde Hadrianus Dönemi'ne ait Apollon Tapınağı'nın temelleri ve yazıtlar vardır. Kentin İ.Ö.1.yy ve İ.S.1.yy arasında kendi adına sikke bastırdığı ve sikkeler üzerinde tanrısal motiflerin yer aldığını görmekteyiz.
Antik kent, Çivril-Dinar Karayolu üzerindeki Işıklı Kasabası'nın bulunduğu alandadır. Kent Bergama Kralı II. Eumenes adına kurulmuştur. Işıklı Kasabası'nın güney-doğusunda bulunan su kaynağı yakınlarında antik döneme ait izler görülmektedir. Bugün "Sarıbaba Tepesi" olarak adlandırılan dağlık bölgenin üzerindeki düzlük, özellikle Bizans Dönemi'nde kale olarak kullanılmıştır. Bu tepenin yamaçlarında Eumeneia'nın nekropolü bulunmaktadır.
Denizli ili'nin 25 metre doğusunda Honaz ilçesinin 2 km kuzeyinde yer almaktadır. Denizli_Ankara kara yolunun 16 km sinde bulunan organize sanayi bölgesi'nden Honaz'a giden karayolu Colossae kentinin içinden geçmektedir. Antik kent, Honaz (Kadmos) Dağı'nın kuzeyinde Aksu Çayı'nın kenarına kurulmuştur.
Antik Çağ'dan beri kullanılan güney şark yolu üzerindedir. Büyük Frigya içinde bulunan en önemli merkezlerdendir. Ksenophon'a göre Frigya'nın 6 büyük şehrinden biridir. Pers egemenliğinde de parlak çağlarını yaşamıştır. İ.Ö. 2.yy.dan itibaren Hierapolis ve Laodikeia'nın kurulması ile önemini yitirmiştir. İ.S. 1.yy. başlarında Laodikeia ile birlikte yüncülük ve dokumacılıkta çok gelişmiştir. İ.S. 1.yy. da Neron Dönemi'nde meydana gelen depremle harap olmuştur. Geç Roma Dönemi'nde Hierapolis ve Laodikeia göçler nedeni ile köy hüviyetine bürünmüştür. İ.S. 692-787 yıllarında şimdiki Honaz İlçe merkezinin bulunduğu yerde Chonae adıyla kurulan kent nedeni ile tamamen terk edilmiştir.
Chonae kentinde St. Michael kilisesinin bulunduğunu eski kaynaklardan öğrenmekteyiz. Ancak şu anda hiçbir kalıntısı yoktur. Yukarıda tepe üzerinde ise Osmanlı Dönemi'ne ait bir kale kalıntısı mevcuttur. Colossae antik kentinin kalıntılarına, akropol olan Höyük Tepesi ile çevresindeki arazilerde rastlanmaktadır.
Höyüğ'ün kuzeyindeki bölgede kayaya oyulmuş oda ve ev tipi mezarlar bulunmaktadır. EUMENEİA Antik kent, Çivril-Dinar Karayolu üzerindeki Işıklı Kasabası'nın bulunduğu alandadır. Kent Bergama Kralı II. Eumenes adına kurulmuştur. Işıklı Kasabası'nın güney-doğusunda bulunan su kaynağı yakınlarında antik döneme ait izler görülmektedir.
Bugün "Sarıbaba Tepesi" olarak adlandırılan dağlık bölgenin üzerindeki düzlük, özellikle Bizans Dönemi'nde kale olarak kullanılmıştır. Bu tepenin yamaçlarında Eumeneia'nın nekropolü bulunmaktadır.
Denizli İli'nin 6 km. kuzeyinde yer alan antik Laodikeia kenti coğrafi bakımdan çok uygun bir noktada ve Lykos Irmağı'nın güneyinde kurulmuştur. Kentin adı antik kaynaklarda daha çok "Lykos'un kıyısındaki Laodikeia" şeklinde geçmektedir. Tarihçi Plinius'a göre Laodikeia, önceleri Diospolis "Zeus'un Şehri", daha sonraları da Rhoas adını taşıyan bir köyün yıkıntıları üzerine inşa edilmiştir. Diospolis adı, buradaki Zeus kültüne verilen önemin bir simgesidir. Rhoas adı ise, yerli Anadolu dillerinden birine ait olabilir.
Diğer antik kaynaklara göre ise, kent İ.Ö. 263-261 yılları arasında II. Antiokhos tarafından kurulmuş ve şehre Antiokhos'un karısı Laodike'nin adı verilmiştir.
Laodikeia, İ.Ö.1. yüzyılda, Anadolu'nun en önemli ve ünlü kentlerinden biridir. Şehirdeki büyük sanat eserleri bu döneme ait olduğu gibi, yine bu yüzyılda burada düzenlenen gladyatör döğüşleri şehre ayrı bir önem kazandırmıştır.
Romalılar Laodikeia'ya özel bir önem vermişlerdir. Ünlü devlet adamı ve hatip Cicero, İ.Ö.50 yılında buraya gelmiş ve kentin bazı hukuki sorunları ile uğraşmıştır. Yine bu tarihlerde Romalılar, Laodikeia'yı Kibyra (horzum) conventusunun merkezi yapmışlardır. Roma İmparatoru Hadrianus, İ.S. 129 yılında şehri ziyaret etmiş ve buradan Roma'ya mektuplar yazmıştır.
Kent ile Roma arasındaki ilişkilerin ne kadar iyi olduğunu gösteren diğer bir kanıt da, İ.S. 90-146 yılları arasında bu kentte yaşadığı bilinen ünlü Zenon ailesinin sahip olduğu mevki, servet ve imtiyazlardır. Nitekim, bu aileden olan Polemon adında biri, Antonius tarafından Lykaonia, Kilikia ve Pontus'a yönetici olarak atanmıştır. Yazıtlar ve sikkeler, Laodikeia'nın dini hayatı hakkında da bilgiler vermektedir. İmparatorluk devrine ait çok sayıdaki sikke üzerinde görülen Zeus Laodiokos figürü, bu kentte Zeus kültüne verilen önemin göstergesidir. Laodikeia'nın geç devirlerine ilişkin bilgilerimiz çok sınırlıdır.
Birkaç metin bize, Hırıstiyanlığın başlangıç devirlerinde Laodikeia'nın durumu hakkında bazı ipuçları veriyor. Diğer yerlerde olduğu gibi, burada da Hırıstiyanlık, önce Yahudi toplumunu etkilemiştir. Nitekim Küçük Asia'nın 7 ünlü kilisesinden birinin bu kentte bulunması Hırıstiyanlığın burada ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.
Antik devirde Goncalı ve Eskihisar köyleri yakınlarında kurulmuş olan Laodikeia kentinin hangi nedenle tümüyle terkedildiğini bilmiyoruz. Ancak, büyük depremlerin bunda rol oynadığını tahmin etmek güç değildir. İ.S. 194 yılında meydana gelen çok büyük bir deprem şehri yerle bir etmiştir